14 Haziran 2013 Cuma

Bunu bil bir kere: Biz seçime [senin dediğin gibi] “yenmek” için gitmiyoruz, “seçmek” için gidiyoruz, seni o makama getiren mukavele bize diyor ki “Git seç”, “Git yen” değil. Gidiyoruz seçiyoruz, bizi temsilen birisi oraya giderse seviniyoruz, mesela bizim seçtiğimiz Ertuğrul Kürkçü mecliste yaptığı on dakikalık konuşmayla son iki haftanın en güzel dakikalarından birini yaşattı bize, mutlu olduk. Sen bizi “yendiğini” sanıyorsun, yenemezsin, böyle bir imkânın yok, siyasetin hamuru kurallar kavramlar değil, insanlar, bak işte gördün buradayız, orada bir çadırın üstünde bir kağıtta yazıyor: “Dokunabilirsin, gerçeğiz.” Öğrenmeyi bilmeyenlerin aksine biz çok şey öğreniyoruz: Mesela, görmedik sanmasınlar, medyada yıllardır bize “siz artık tarih oldunuz, olanbiteni anlamıyorsunuz” diye yüksek perdeden konuşanların başbakanın önüne çıkınca bütün o meşhur özerkliklerini kaybettikleri, mavi gömleklerini giyip amiriyle konuşan katibim yumuşaklığıyla büzüştükleri anı zihnimize kaydettik, ben bir tanesinin yüzündeki katip gülüşünü hiç unutmayacağım, eziktiler, çok eziktiler. Ben onlara AKP’li dediğimde bir arkadaşım bana sordu: “Nedir AKPli?” “Başından beri AKPyi destekleyen, her seferinde bize dönüp ‘anlamıyorsunuz’ diyen hepsi” dedim, bir “Hayır”a tahammül edemeyenler, bizi “burası benim vatanım” duygusundan neredeyse soğutmak üzere olan herkes. Ama onlar her zaman en önde konuşurlar, çünkü onların malzemesi sözler kavramlar. Peki, kim kaybetti? “Vakıa Duygusu” olmayanlar kaybetti, olguya bakmayı bilmeyenler, kavramların plastik gücüne hayran olanlar, hemen her şeyi mevcut kavramlara bağlayıp vakıanın ateşini söndürenler, Bütün Kutu’nun - Büyük İma’nın modern konformistleri, bunlar kaybetti. Hiçbirimiz Gezi’deki çocukların hakkını ödeyemeyiz, onlar Kırmızı Hap’ı tercih ettiler, görünür olmayı, gerçek olmayı seçtiler. Şunun bunun oyununa gelmişler [miş], bu dünyada herkes birinin oyununa geliyor, bunu böyle söyleyenlerin de oyuna geldiği gizli dosyalar mutlaka vardır, kimsenin oyununa gelmeyeceğim iddiası Mavi Hap’tır, alırsın, sorun biter. Sabah Burak’la [Fidan] bakkalın önünden geçiyoruz, yağmur şırlıyor, bakkal dükkan önünde Burak’a “Burak, şemsiyemi al, akşam getirirsin” dedi, adamın içtenliğini görünce ben Burak’a “Senin bakkalın mı?” diye sordum, “Hayır” dedi, “ Çok az tanıyorum, ama Gezi ruhu her yerde”.

Gezi, 13 Haziran 2013

2 yorum:

  1. Bayım,

    İslamcılarla o kadar iç içe oldunuz ki bu yazdıklarınızı dikkate alamıyorum. Nedamet getiriniz. Solcu vs olmanız gerekmiyor ama size hiç yakışmayan bir yerdesiniz.

    İmza
    İlk Kan. okuru

    YanıtlaSil
  2. nedamet filan getirmedim farfanoviç. aynı yerdeyim. ilk kan'ı aşarsan bunu çok net görürsün. ben müslüman'ım, islamcı olmadım hiç.

    YanıtlaSil