8 Mart 2011 Salı

Mistik korku.

" Gerçi her şeyi açıkça konuşmalı: sinirlerimin bozuk olduğundan mı, yeni evimi yadırgadığımdan mı, yoksa yakında geçirdiğim bir üzüntüden mi ne, karanlık basar basmaz yavaşça Mistik korku adını verdiğim bir ruh hali gelir; bu hal şimdi hastalığımda geceleri sık sık gelmektedir.

Bu; kendimin de kestiremediğim, akla sığmayan, normal hayatta mevcut olmadığı halde yüzde yüz olabilecek, hattâ belki şu anda bile aklın sıraladığı bütün delillere rağmen, alay olsun diye, karşıma kaçınılmaz, korkunç, iğrenç, şiddet dolu bir cisim halinde dikilecek şeyi düşünüyor; acı, azap verici bir korku duyuyordum. Bu korku, genellikle, aklın söylediklerini dinlemez, gittikçe artardı.
Ondan sonra dimağ daha keskin bir açıklıkla işlemeye başlardı; bununla beraber hislere karşı koymaktan acizdi. Bu halden doğan aklın faydasızlığı bir ikileşme doğurur, acı bir bekleyiş ürküntümü arttırırdı. Ölülerden korkan insanların duydukları sıkıntı böyle olmalıdır sanırım. Ama benimkinde tehlikenin ne olduğunun meçhul kalması bu azabı daha şiddetlendirirdi. "


[ Dostoyevski, Ezilenler, Varlık, 1969, 67. sayfa. ]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder