12 Haziran 2011 Pazar

Şapırtılarınız sinirlerimi bozuyor.

Ey Cenevre'nin kararlı insanları, Dosto'nun hıçkırıkları nasıl sizin sinirlerinizi bozuyorduysa, gittiğim her yerde duyduğum [ yediğiniz yemekleri yerken çıkardığınız ] şapırtılar da benim sinirlerimi bozuyor, hayata tutunma kararlılığınızın yüzünüze çizdiği o nobran ifade, o kuşaklardır varlıklı insanlara has ince yürüyüşünüz, bir tek İngilizce sözcük öğrenmeyecek kadar dünyaya kapalılığınız, her gün baştan aşağıya şık giyinip kendini bir kafeye atan yaşlı hıyarlarınız, öten bir kuş kadar cilveli bonjour deyişiniz, burada serçeleriniz bile çikolata yiyor bilmem farkında mısınız, serçe ürkek bir kuştur -burada başınızın yanından bir sinek kadar yakın uçuyor, tıpkı Amerika'nın M&M yiyen güvercinleşmiş sincapları gibi yüzsüz burada serçeleriniz, o modadan habersiz düz ayakkabılarınız, yalnız yerel haberlerle dolu gazeteleriniz, sokak çalgıcılarına asla para vermeyişiniz, öpüşürken çalan cep telefonlarına öpüşmeyi kesmeden cebinden çıkarıp bakan gençleriniz, o uyduruk çiçekli saatinizin önünde hızlı hızlı fotoğraf çektirip hızla otobüslerine geri dönen Japon turistleriniz, zenofobiniz, planlanmamış santimetrekare bulunmayan sokaklarınız, rastlantıdan duyduğunuz ürküntü, açıktan hiçbir şey çaktırmayan ama düşününce mutlaka şiddete dayalı olduğu kesin cinselliğiniz, boktansızlık arayışınız, insanı içinde kaybolduğu o büyük parklarda yalnızken bile acaba yanlış bir şey yapar mıyım diye korkutan gizli kuralcılığınız.

İnsan burada her yerde olduğundan daha fazla bir sevgi çemberi arıyor, ben kendi doğal ailemi aradım hemen, Dosto'nun evini buldum, kızının mezarını buldum, asırlık ağaçları, Leman gölünde yüzen güzel kuşları, gölün üstünde resim çizen bulutları, tuhaf bir biçimde güzel budanmış çınarları, yeğenlerimi, kızkardeşimi, ressamların resimlerini, heykelcilerin heykellerini, Lenin'in sokağını, Borges'e bile razı oldum burada. Hakan [ Arslanbenzer ] kitap-lık'ta yazdığı yazıda ulusalcı diyor benim için, bu sözcüğe yüklenen anlamları düşününce korkup itiraz etmem lazım, ama korkmuyorum, ben olsaydım memleketçi derdim, bu sözcük daha doğru olurdu duygularımın tanımı için, çünkü iki gün sonra Türkiye'ye döneceğim, sevinçliyim, neyi özlüyorum ben, ulusumu mu, hayır, memleketimi, ne korkacağım bu kavramlardan, korkmam, özlüyorum ben memleketimi, ulusum başka uluslardan üstün olduğu için mi, hayır, yarın seçim var, çoğunluk zengin olmak için oy kullanacak, bu rezil bir şey, ama olsun, orası memleketim benim, sahip olduğum şey, mülküm, serçelerin hala ürkek olduğu krallığım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder