6 Temmuz 2011 Çarşamba

Levent Yılmaz neye kızmış da Enis Batur'a böyle ağır bir yazı yazmış, ben esas onu merak ettim.

Levent Yılmaz'ın Enis [ Batur ] hakkında yazdığı yazı tam olarak bir Taraf gazetesi yazısı, güzel bir edebiyat, sosyal medyada yankısı çok olur ama faydası... Faydası olmaz. Çünkü biat etmiş olanın sanki hiç biat etmemiş gibi, uzun süre o biatın meyvelerini yememiş gibi şimdi kendi biatını da eleştirinin içine sokmadan böyle bir hesaplaşmanın içine girmesi, bizim görmediğimiz bir yerde sanki ayağına kötü basıldığını gösteriyor. Levent Yılmaz nasıl Osmanlıca, Ermenice bilmeden 1915 üstüne uzman olduysa, Enis Batur da kanaatini o kanallardan elde etmiş olamaz mı?  Bu ülkenin aydın olma kriterleri yalnızca Dersim ve Ermeni konusu mu? Anlamadık ki bu yazı niye yayımlanmış. Hem neye kızdıysan onu yaz, Dersim'den, Ermeni'den niye giriyorsun? Enis Batur eleştirilecektir, çok da faydalı olur eleştirilmesi, ama durup dururken şimdi eniştem beni niye öptü, olmadı bence, çok yakışıksız bir saldırı.

6 yorum:

  1. yazıyı bir yere koymak çok güç. aklım enis batur'un cumhriyet kitap'ta "afrika" için yazdığı yazı geldi. afrika'yı okumadığım için enis batur'un yargılarının doğruluğunu yanlışlığını tartışamam. levent yılmaz şiir üzerinden, kendi kitabı üzerinden açılmış bir tartışmayı başka bir alanda sürdürmek istiyorsa, bu ne anlama gelir?

    şu da var bir yazar, bir şair her konuda bizim istediğimiz gibi düşünmek, yaşamak, anlamak, bakmak zorunda mı? bir yerde zıt düşüldüğünde onu yargılamak kişinin kendi kibrini de göstermiyor mu? yazıyı okuyunca hınçtan kararan kelimelere baktım, enis batur'u eleştirebiliriz. ama hakaret? onu kötücüllükle suçlayanın kötücüllüğü yargıyı geçersiz kılmıyor mu?

    YanıtlaSil
  2. Türk Tanzimat aydınlarının devamlı sorunsalıdır işlerine geldiklerinde Ezra Pound'un faşizmini örnek vermek. Pound'un şiirinden kendi yazılarında bir zerre bahsetmek dursun, sözde frankafonca çok bildikleri Avrupa kıta kültürü bağlamında bile algılayamazlar, bilemezler Poud'un o çok örnek verilen faşizmle olan hemhalliğini. Pound faşizme kapitalizm eleştirisinden gelmiştir, büyük bir kültür arayışından, taramasından gelmiştir. Birçok anlamda bizim faşizm deyip geçtiğimiz Pound için ulusal bir kültür inşasıdır, Amerikan çiğ kapitalizmine karşı sosyal bir sığınaktır.

    Levent Yılmaz'ın yaptığı gibi etikte ahkam kesmek kolay, çünkü etik entellektüelizminde kültür ve bilgi birikimi aranmaz, sadece entel gözlüğü takanların tanımadıkları, bilmedikleri ve hatta yaşamadıkları hakkında sarfettiği yüzeysellikler vardır. Levent Yılmaz'ın hiç cumartesi annelerinin yanına indiğini sanmıyorum, inmiş olsa bile orada hep eğreti durduğu kesin. Sadece yaptığı namazda olsa yan yana gelmeyeceği insanlar hakkında atıp tutmak, onların haklarını bir Tanzimat entelektüeli edasıyla üstlenmek, o kadar. Aramıza serbestçe katılmak yerine kendi kulesinde yalandan abdalı oynamayı seçtiği halde, ben Enis Batur'a saygı duyuyorum. Gerisi zaten yalan. Bugün bir Türk entelektüelleri haritası çıkarılacak olursa ben Levent Yılmaz'ı acaib'ül-mahlukata alırdım.

    YanıtlaSil
  3. çok acıklı, her iki taraf için de.

    YanıtlaSil
  4. unutmadan, galiba en acıklı haldekiyse gaste.

    YanıtlaSil

  5. sabahın yemişi bir kuru vişne.
    Levent Yılmaz bindiği Taraf atından artık inmek istemez. Yürü Levent, artık kim tutar seni. Benim Dersim'de bir şey olmadı vb. dediğim yok, yazdıklarım ortada, ama senin benim öyle demiş olmama ihtiyacın var, değil mi, yoksa Enis'e kinini örtecek güzel sosu nereden bulacaksın? Hatırlar mısın, 2 yıl önce bir yemekte ben Namık Kemal'den söz edince "Bırak ya, Veli Küçük çizgisinin başlangıcı" demiştin Namık Kemal için, yakışıyor o yüzden bugün yaptıkların, ama tutmaz, akıllı çocuktun, bir ara yalnız kaldığında kendine sor, tutar mı sence bu yaptıkların?

    YanıtlaSil
  6. Levent Yılmaz, tüm garabetiyle bir etik entelektüeli, bu zaten Ahmet Güntan'a kaypak ve kıtipiyoz bir şekilde laf sokarmış gibi yapmasıyla da anlaşıldı. Kendini bugünün tartışmalarına dahil edebilmek, etik şekeriyle örülü duygusal konularda çok bilen kisvesi altında yer alabilmek için tasavvur edemediği bir tarihin sözcülüğünü yapmaya çalışıyor hep. O bir yalancı ekmek kadayıfı, üstü muhallebili, sadece yaranabilmek için çok bilen, çok okumuş, ekmek kadayıfı gibi olmaya çalışan ama olamayan. Bu da biline: Esrariler'in yazarına vicdansız diye el uzatanlar, karşılarında er ya da geç genç şairleri bulurlar. İmza: genç şairlerin vicdanı müteşairlere karşı.

    YanıtlaSil