[Gezi’yi eve geri gönderemezsiniz.] [Kazlıçeşme’yi de eve geri gönderemezsiniz.] [İsterseniz Kazlıçeşme’nin yanına Erzurum’u ekleyin, Gezi eve yine dönmez.] [Kazlıçeşme de artık eve geri dönmeyecek, beceren varsa askeri darbe yapsın, farketmez.] [Diyarbakır zaten yıllardır sokakta, sokağı ev bilmiş savaşıyor.] [Tahrir eve döner mi, bakın, dönmüyor.] [Ama Adeviyye de eve geri dönmez, dönmeyecek.] Komünizmi / Soğuk Savaş’ı bitirdin. Soğuk Savaşın getirdiği gizli yapılaşmaları bitirdin. Sıra Soğuk Savaş düşüncesinin egemen olduğu ülkelere geldi. Onların da çoğunu bitirdin, kalanını da sıraya soktun. [John Gray’den esinle:] “İnsan toplumundaki kusurların ilelebet ortadan kaldırılması yönünde” (1) ütopik bir girişim saydığın komünizmin yerine “evrensel demokrasi”yi koydun, “uluslararası topluluk” dedin, “teröre karşı savaş” dedin, dünyada bir “sağ kanat ütopyacılığı” başlattın. 1. Körfez Savaşı’nın açılış konuşmasını [1991] dinleyen biri, baba Bush’un sözünü verdiği demokrasinin mükemmelliğine ağlayabilirdi, bu vaatler varken insan niye başka bir toplumsallık arasındı, bir ütopya gitti - bir ütopya geldi, “evrensel demokrasi”. Ama bak bu ütopya da istikrar getirmedi. Bize layık görülen “özgürlüklerin azaldığı bir ortamda seçimlerin yapıldığı bağnaz bir demokrasi türü (2)”nü beğenmeyen - kentsel hayata müdahale eden Gezi Ruhu, [soğuk savaştan kalma baskı unsurlarına değil ama] senin koyduğun “evrensel demokrasi” yalanının yeni kurallarına direniyor, bu yeni bir şey. [Yıllardır bize “Ezber bozuldu” - “Ezber bozuldu” diyenler maalesef hâlâ ezberden konuşuyor, Gezi Ruhu’nu soğuk savaş kategorileriyle yorumluyor, ezber aşılamayınca maalesef hiçbir şey anlaşılamıyor.] Daha önce yıllarca fiziksel baskı ile susturulmuş Kazlıçeşme de sandık sayesinde aldığı bunca maddi manevi hakkı niye bıraksın, olacak iş mi, biraz insaf. Gezi de, Kazlıçeşme de, Diyarbakır da, bu üç meydan da aslında [hedeflenen uzak ütopyalardan] ne 2023’ü ne 2071’i istiyor, onları bugünde birleştirecek bir siyasi gücü arıyor. Mevcut siyaset buna direnip üç meydanı birbirine kırdırdıkça değişim daha da kaçınılmaz olacak. Gezi’ye “Evinize dönün” diyenler, Gezi’den henüz hiçbir şey anlamadınız, Gezi eve dönmez, Gezi sizin hayalini kurduğunuz muhafazakâr sınırlara girmez, boşuna uğraşmayın, bağırmayın, her akşam azarlamayın, biber gazı atmayın - pala sallamayın, Kazlıçeşme’yi bize karşı kışkırtmayın, soğuk savaş terimleriyle bize saldırmayın, o günler geçti, bu sandık demokrasisi dediğin şeye biz razı değiliz, bakın İlber Ortaylı ne güzel yaptı demokrasinin tarifini: “İdare edenin idare edilenle sürekli uzlaşmasıdır, bu böyle kopmayan bir süreçtir, demokrasi budur.” Gücün varsa Gezi’yi Kazlıçeşme’yi Diyarbakır’ı barıştır, bunu yapamazsan Gezi eve dönmeyecek, Kazlıçeşme de sokakta kalacak, Diyarbakır da, peki o zaman ey Akşam Azarlayıcısı onlar ayakta iken sen nasıl ayakta kalacaksın?
(1) John Gray, Kara Ayin, 44. sayfa
(2) a.g.y. 44. sayfa
temcit pilavı. hele o demokrasi tarifi, yeme de yanında yat. piyasanın eli armut topluyodu zaten. gugılda dönen yedimilyon sonuç "piyasa istikrar istedi" falanken john gray i de gazi mahallesinin çırçırın ege mahallesinin okmeydanının sancaktepenin külahına anlat. evin nerdeyse evine dön şiyirini yaz. tıfıl garsonu da bi zahmet unut sahne çalıp durma.
YanıtlaSilanlatırım, niye anlatamayayım, gayet güzel anlatırım, hayatta ilk gördüğüm siyasi hareket aKP değil. sana da anlatırım, folklor saati bitince haber ver.
YanıtlaSiladsız adını yaz.
YanıtlaSilyazamam. adım esame listesinden değil. ben sizin uzun dilinizden, laf sokma şeylerinizden korkuyorum zaten, ağzınızda bimilyon laf folklor saati molklor saati, ödleğim, korkutulmuş olan benim, açıkta nasıl durayım canıma mı susadım ? siz "adsız adını yaz !" falan diye buyuran birilerisiniz okuyunca yerimde hopladım dizimin bağı çözüldü ya. 30 gün boyunca ekonomik şiddeti, yoksulluğu, esas kıstırılmışlığı, ticaretin tunç yasasını ağzınızın kenarına bile almadınız, hançerenizden öte mahalleler için tek nota çıkmadı, şaştım kaldım meğer folklor süleymaniyedeki kuru fasulyeciden cehd edinmekmiş, bir de üstüne ilber ortaylı dan demokrasi tarifi, "idare edenlerin" "sürekli" uzlaşmasını istediğiniz kişiler nerede yaşıyor ki ? halkevlerinin sayfasına girip forum mahallerine tıklayın bir, hangileri boş ? listede olmayanları da bir bakın, listede adı okunmayanları, hiç kimsenizin oralı olmadığı yerleri durumları falan, yoğurtçuya bizim burdan saat 9 da çanta aşırmaya iniyor çocuklar haberiniz var mı ? her yer hem gezi hem gazi mi ? yoğurtçuyla uzlaşınca gülsuyuyla da uzlaşılmış mı oluyor ? sınıf mınıf folklor muydu bunlar? dillerinizden bıktım sizin isimlerinizden, her şeyin isminden çok çağrılıyorsunuz. siz yoğurtçu parkından konuşuyorsunuz, ben bakkalköyden sancaktepeden, durum bu. Korkutulmuş köşeye sinmiş olan benim, korkunçsunuz yahu tabi ki de demem adımı, gazi den hiç adıyla yazanı gördün mü aç bak bi forumları tivitleri ? neyse. Bağırdıysam uzun konuştuysam falan da özür dilerim sakin sessiz önemsiz biriyim, aslında biraz üzülüyorum bugünlerde, ondan. Hoşçakalın.
YanıtlaSilbu dolu öfke karşısında bana susmak düşer. zaten bana "korkunç" dendiğinde kendimi anında "korkunç" görme gibi bir zayıflığım da var. ama ta cehd'e kadar bildiğine göre, içini dökmek için şuncacık okuru olan bu blogu seçtiğine göre, "korkunç" demek için de bula bula beni hedef bulduğuna göre bence anlaşabilme ihtimalimiz hep var. arkamda durduğunu sandığın koroya değil de doğrudan bana konuşmak istersen ahmetguntan@gmail.com adresine yazabilirsin, ya da buraya adınla yaz, söz kimsenin sana bir had bilmezlik yapmasına izin vermem. korkma, köşeye sinme, gün aslında benim değil senin günün, çık ortaya. - muhabbetle, selamlar.
YanıtlaSil