6 Ocak 2014 Pazartesi

[ Kenneth Koch: "Evet"e ]

Her zaman bir takım oyuncusu oldun,
Yanında hep bir soru--
Eğer dünyanın sonu buysa, sonu mu sahiden?
Hayır. Budist misin? Belki. Muson mu? Evet.
Bodrum katında bile bayıldım sana
Biraz kömür alabilir miyim diye sorduğumda ve cevap evetti.
Parlaklığın doygun haline evet
Ve tarla kuşunun dayanıklığına
Cennetin kapısında öter o. İyi de, kapı açık mı? Sürgülü mü? Evet.
Gerçi hangisine evet? Hangisinin cevabı evet olamaz
Öyleyse soruyu ters çevir. Pamela şömineye eğilmişken
hızla dönüp diyor ki Evet! Seni Boston’da karşılayacağım
Dokuzu beş geçe, eğer İrlandalılığım, küresel ağaç perileri
Ve “evet”imin orman perileri hâlâ iş başındaysa.
İyi de Pamela, ne demek bu? Ya tersi olursa
Diye öne sürülen bir evet miyim ben?
Yoksa gökyüzü alıp götürdü mü benden nihaî tahminini 
Sonuçta her şeyin nasıl belki de berbat olacağı hakkında
Zaten bu da baştan beri bildiğimiz bir şey, bir evetle hafifletilmiş
Ne istediğimiz, gün gibi açık ama yine de ışıldayan kuyruğuna
Sahipken yıldızların. Yoksa onlar asterisk mi? Evet. Altında ne var
En aşikâr sorunun? Ölümlü müyüz? Evet. Daima
Şimdiden sonra mı gelir bu? Evet.
Gelişmeni seviyorum
Basit bir soruya verilen bir cevapken, dünyayı enseden yakalamış
Bir barış hali olmanı. Yalan mı dediğim? Evet.
Gülümsüyor musun? Evet. Ardından geliyorum, evet mi? Cevap yok.

Kenneth Koch'un New Addresses kitabından.