Efe Murat Balıkçıoğlu [ ben onu böyle çağırmayı tercih ediyorum ] ile tanıştığımda 17 yaşını yeni bitirmiş, 18’ine ya yeni girmiş ya da girmek üzereydi, Tünel’deki kaffeehaus o zamanlar daha açıktı, içeri okul formasıyla girmişti. Hakkında hep olumsuz şeyler duymuştum: ukala, geçimsiz, kolej çocuğu. Daha ilk tanışmamızda bana da kabadayılık yaptı, yapmadı sanmayın, ama o kadar küçüktü ki onun kabadayılığını ciddiye almam mümkün değildi. Yıllar önce kendi kendime ettiğim bir yemin vardı, ileride parlak genç bir şairle - şairlerle tanışırsam [ bu dediğim noktaya erişebileceğimi hiç tahmin etmiyordum ] onu - onları yalnız bırakmayacaktım. 2005’ten sonra aralarına girdiğim, yakın arkadaşları olduğum bütün o parlak şairler gibi Efe’yle de yakın dost oldum, hatta aralarından en çok onu savundum, her yerde, her zeminde, çünkü şiirde yalnızlığı çok uzun süre yaşamıştım, ne olduğunu biliyordum. Beraber Cehd risalesini çıkarttık, onunla saatlerce günlerce yıllarca şiir konuştum, çok konuda apayrı düşünmemize rağmen onunla şiir konuşmaktan - tartışmaktan hâlâ çok zevk alırım. Bu söyleşiyi, herkesin garip bulduğu,
[ şimdi 22 yaşına gelen ] bu şairin genç bir adam olarak portresini çizmek için tasarlamıştım. Ama onun başka türlü bir anını yakalamak imkânsız. Bu konuşmayı yaptığımızda Princeton’da olmasaydı, belki yüz yüze onu kışkırtarak daha insanî bir portre çıkarabilirdim, yazışmayla olunca bunu beceremedim, ama bu beceriksizlikten de Efe ile ilgili önemli bir şey öğrendim. Söyleşide ona Bana beyin kimyanı dışarıdan nasıl tarif edersin? diye sordum, cevabı başka bir yerden verdi, ben de ısrar etmedim, ama aynı soruyu kendime sorduğumda benim cevabım şu oldu: Duygulanım zemini
[ duygulanım : uyaranlara olaylara anılara düşüncelere duygusal tepki ile katılabilme yetisi ] eksik bir şiir yazıyor Efe. “Gönül sohbeti” dediği kitabın H’âki Atak olduğunu düşünürseniz, ne demek istediğim daha açık ortaya çıkıyor. Bu söyleşiyi yapıncaya dek 25 yaşından sonra bunu kırabileceğini düşünüyordum, bu söyleşiden sonra onu olduğu gibi kabul ettim, Efe değişmeyecek. Kendiyle çok ama çok örtüşen bir şiir yazıyor Efe. Türk şiirinin değişik ve önemli bir kimyası, 14 yaşından beri faal bir kimya, bu söyleşide kürsüye çıktı, dinleyin bakalım bana katılacak mısınız? Hadi Efe, artık büyü, büyüyünce ne olacaksın herkes merak ediyor evlât.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder