( Ece’yle bir kere karşılaştık, bir 5 dakika, Bodrum’da, İzzet tanıştırdı, çok kısa bir an yalnız kaldık, ben o zaman 28 yaşındaymışım, eliyle yakın bir yeri işaret ederek bana “Mustantik” dedi, zaten yalnız kaldığımız için çok korkuyorum, baktım, otların arasında bir kedi eliyle otları aralamış dimdik, bir şeyi arıyor, daha o zamanlar kedilerden vazgeçmemiştim, Ece’ye dönüp baktım, “Kedi” dedi, “Mustantik”, tam o sırada Lale Patrick’le geldi, Ece’yle ilişkim bu. )
Ecegiller çoğu zaman benim ulaşamadığım bir cevherin sahipleriydi, keşke Ecegiller bu kadar çok olmasaydı, Ece kurduğu pusuyu daha rahat kursaydı. İlhan Berk bana “Ece’nin yoksulluğu gerçekti” dedi, İlhan’a inanırım, Mustafa da Ece’nin yoksulluğunu anlatırdı. “Peki, Ece gibi bir tekilin nasıl böyle –gilleri var?” diye sordum İlhan’a, ben -gillerim olsun korkarım, onların tutacağı aynayı kırıp atmak benim görevim gibi gelir, bana sesini yükselterek “Sana ne diyorum, adam yoksuldu” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder