5 Mart 2011 Cumartesi

MOMA’nın alçak gönüllü kahramanı.


Bilet kontrolünden geçtikten hemen sonra hızla merdivenlere doğru koşuşturan insanların arasında sanki oraya rastgele konmuş gibiydi, ilk o yüzden ilgilendim, sanki sergilenmiyordu. Sözden kopmak isteyen görselliğin, eninde sonunda ( neden - nasıl - hangi hedefe ulaşmak için yapıldığını anlatan ) ya bir başlığa ya da bir paragraf yazıya muhtaç olmasını o görselliğin yenilgisi olarak görüyorum, bu in açıklaması yoktu. Aradım, kim yapmış öğrenmek istedim, kimlik levhasını da bulamadım, mutlaka vardır ama, yerini bulamadım. Bu dikkatimi daha çok çekti, öyle bıkmışım ki yapıtın değil - yapanın sürekli meydan okuduğu narsisistik ortamdan...

Yüz yüze iki vantilatör. Aynı hız düzeyine ayarlanmış. Havayı karşılıklı birbirlerine üfürüyorlar. Tam aralarında, dolanıp büyük bir çember oluşturan teyp var, hani eski kasetlerin içindeki bildiğimiz teyp. Bu teyp yerini hiç değiştirmeden, çemberliğini bozmadan, iki vantilatörün üflediği havayla orada, nasıl diyelim, asılı dansediyor. Hiçbir yere bağlı olmadığı halde havayla savrulup kaçmıyor, birbirine dolanmıyor, yere düşmüyor. Bu kadar. Peki bu nasıl oluyor? Belli ki basit bir fizik kuralı uygulanıyor, hatta o fizik kuralı bu le görünürlüğe kavuşuyor. Bunu merak ettim, yukarıdaki videoyu bizim ailenin bilim kanadı başkanı Dr. Lale Yurttaş’a* gösterdim, o da bana aşağıdaki şemayı gönderdi.

Moma’nın bu sessiz kahramanını kim yapmış, sonra internetten buldum, Robert Underwood diye bir tasarımcıymış.

* Ablam.

1 yorum: