30 Nisan 2011 Cumartesi
Kusura bakma, bugünlerde ben çok duygusalım.
Bunun için üzülmeyeceğim, bilmiyorum, sana hiç böyle olmuyor galiba, bugün uzun zamandır yerde ses çıkarmayan ayakkabılar giydiğimi farkettim, kendi ayak sesimi özlemişim, altı sert bir ayakkabıyla Kadıköy’ün kara sokaklarında yürürken farkettim özlediğimi, biri yürüyor, bunu hissediyorsun, sırtı dik bir adam ayak seslerini duya duya yürüyor, insan kendine çok yakın birini kaybetmişse binalar nasıl öyle kunt, öyle senden uzak, insanlar duygularının dışında, sen duygularının ta kendisisin, onlar dışında, böyle iyisin, ne kadar devam edeceksin bunu bilemezsin, bu özgüven felcinden çıkman lazım, adımlarını duyarak yürümeye devam etmen lazım, ben bir insanım, mutluluğumu mükemmeli yakaladığım o hemen biten çok kısa ana sıkıştıramam, biri yürüyor, ayak sesimi kaybetmemem lazım, yavaşca, bak orada bir para makinesi var, insanlar para çekiyor, sen duygularının ta kendisisin, paranın ne önemi var, önemli olan samimiyet, samimiysen yürürken çıkardığın ayak seslerinden korkma, çok duygusalım, bilemezsiniz ne kadar duygusalım, bir şikayetim yok bundan, kimsenin olmasın, biliyorum sana pek olmuyor bu haller, yolu biraz uzatsam mı, denizin oradan dolansam, ayak seslerimin bana verdiği özgüveni biraz daha yaşasam, bu fırsatı kaçırmasam, bayağı sırtıma kadar yükseliyor, dik yürümeyi özlemişim, binalar kunt, böyle taş gibi, içinde insanlar var galiba.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
telefonum gece yarısı çaldı. bilmediğim bir numara. "buyurun" dedim. sesteki uykuyu açmak için gözümü daha sıkı yumarım hep. "konuşmak istiyorum" dedi karşımdaki ağlamaklı ince kadın sesi. ne demeliyim? "kimsiniz?" dedim. "tanımazsınız beni. ben de sizi tanımıyorum. sevgilimin okul numarasını telefona tuşladım. siz çıktınız karşıma. sizinle konuşmak istiyorum"
YanıtlaSilbiraz beklemesini söyleyip yataktan kalktım. ışığı yaktım. "dinliyorum buyrun..."
"annesiyle babası buna küs. çağırdım gelmediler. yoğun bakımda ölecek. kesin ölecek. ben kimi arayacağımı bilmiyorum. kendimi yalnız hissediyorum. çok yalnız. mesela yürüyemiyorum bile sanki. ne bileyim hiçbir şey yemek istemiyorum. okumak istemiyorum. görmek de sanki..."
ağlamaya başladı. adını bile bilmiyorum. nerede olduğunu sordum. "muğla" dedi.
"uzakmış, gelmek isterdim. ama ne yazık ki gelebileceğim bir yer değil..."
"sizce ne yapmalıyım?"
"nesi var sevgilinizin?"
"beyin kanaması..."
ağlıyor. sustum. ağlamasını dinlerken oturduğum yerden kalkıp yürümeye başladım evin içinde. bir ara girdiğim odadaki ayna bana isabet etti. "kendini görebiliyor musun?" dedim. ağlamayı kesti. ben yürüyüşü kesemedim.
bazen o yürüyüşü kaldığım yerden sürdürüyorum. ya da kendiliğinden başlıyor. oysa nedir evin içi? yürürsün duvarda ya da makinada ya da mobilyada biter. bitmiyor. kaç kez aklıma geldi o numarayı çevirmek. elim gitmedi. numarayı çevirmek yerine yürüdüm.