19 Mayıs 2011 Perşembe

Hoğacıklar soğudu.

Köye geldim, köylülüğün yok olması fikrine kahroluyorum, ilk dikkatimi çeken şey asmanın bu yıl bu mevsime göre geçen yıllara oranla daha az büyümüş olması oldu, sordum, yıl geç geldi dediler,  sonra İzak'a [Galimidi] anlattım, o da bana Yahudi takvimine göre her üç yılda bir on üç ay olduğunu, yani şimdi nisan sonu olduğunu anlattı, üç yılda bir yıl geç geliyor yani, bunu bu yıla ait bir saptama olarak söyleyen köylü sayısı mutlaka bunun döngüselliğini bilen köylü sayısından çoktur, buna üzülüyorum işte. Yahudilerin, bayramların aşağı yukarı aynı mevsime gelmesi için üç yılda bir bir ay ekleyerek ay takviminin gezginliğini azalttığı da söyleniyor, ama ben bunun doğa gözlemciliğiyle de ilintili olduğuna inanmayı yeğlerim, her şeyin bir tedbir olduğu fikri beni boğuyor, neyse,
doymadım, yengeye de sordum, evet dedi, asmalar geç uyandı bu yıl, yıl geç mi geldi dedim, geç geldi, hoğacıklar soğudu bu yıl dedi, Türkçenin bu somutluk eğilimini [havacıklar] çok seviyorum, köylülük yok oluyor biliyorum, kasabaya  oğlanlar elektrikçi, kızlar gelin gidiyor, yok olmasın, köylülükte de bir direnme gücü olsun, dilek bu, öngörü değil.

1 yorum:

  1. Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
    Bu sorunun karşılığını bulamıyorum
    içinden çıkılmaz bi olay, ama önemsiz
    köylüleri öldürmesek de olur
    hatta onların kalın suratlarını
    görmezlikten gelebiliriz
    yapılacak çok şey var daha
    sözgelimi ben, kendim
    hiç hayıt ağacı görmemişim
    görmeden ölürüm diye korkum da yok
    değil mi ki albatrosu Baudelaireden
    Yves Bonnefoydan semenderi öğrendim
    bir gün bakarsınız
    şu güzelim bilgiç beynimi kırıp
    teneşir tahtası olarak kullanabilirim.
    İsmet Özel

    YanıtlaSil