Ben kendime yakışanı arayan bir postmodern çağ kimlikçisi değilim, o sizsiniz belki ama ben değilim, ben bazen bir arayıcıyım, bazen bir bulucuyum, o kadar, daha fazlası değil. Çağıyla, çevresiyle, birbiriyle çelişkisizce uyuşan seçkin birimlerden, arayüzlerden oluşan hiç boktansız bir kimliği ( bana göre bir tasmayı ) üstüme şık bir kıyafet gibi giyeceğime Ayaklı Çelişki Ansiklopedisi olmayı tercih ederim, öyleyim de, çelişki avcılarının en sevdiği avlardan biriyim. Ne siz onu Nasreddin Hoca bulduğunuz için Yalçın Küçük'ten, ne faşist bulduğunuz için Ezra Pound'dan, Celine'den, ne Nazilere yardım etti dediğiniz Knut Hamsun'dan, ne hırsız ibne Genet'den, ne gerici dediğiniz Akif'ten, ne Türkçü ırkçı dediğiniz Peyami Safa'dan, ne Stalinist dediğiniz Nazım Hikmet'ten, ne eroinman Burroughs'dan, ne faşist dediğiniz Wagner'den, ne ulusalcı Attila İlhan'dan, ne kumarbaz çarcı Dostoyevski'den, ne sübyancı dediğiniz Thomas Mann'dan, ne Kemalist dediğiniz Turgut Uyar'dan, ne gerici dediğiniz Kemal Tahir'den, daha çok var, sizin o güzel duruşunuzu kirletecek olanların hiçbirinden hiçbirinden hiçbirinden vazgeçmem. Tertemizlik sizin talebiniz, benim değil, ben ancak kirlendikçe düşünebiliyorum.
26 Haziran 2009 tarihli yazım.