15 Nisan 2014 Salı

[ Henry Miller'dan, Rimbaud için. ]

" Bu dünyada bir anlamı olmayan yaşamın bundan sonra da bir anlamı olmayacaktır. Sanırım Rimbaud bunu çok iyi anladı. Mücadeleye bir alanda son verdi ki, bir başka alanda tekrar sürdürebilsin. Onun yadsıması bu anlamda bir olumlamaydı. "Sanatın bileşenlerinin ancak sessizlik içinde ve karanlıkta yeniden oluşturulabileceklerinin farkına vardı. Varlığının yasalarına sonuna dek boyun eğerek, kendininkini de dahil olmak üzere tüm biçimleri parçaladı. Başkalarının ancak en sonunda kavrayabildikleri şeyi o daha kariyerinin başında görmüştü: kutsanmış sözün artık geçerliliği yoktu. Sanatın ağusunun, güzelliğin ve doğruluğun, madrabazlığa ve yalan dolana dönüştüğünü gördü. Güzelliği dizine oturttu ve onun acı olduğunu keşfetti. Onu terketti. Ona hâlâ saygı duyulabilmesinin biricik yolu buydu. Cehennemin derinliklerinde neler söylüyor? "Des erreurs qu'on me souffle: magies, faux parfums, musique puérile." "Kulağıma fısıldanan yanlışlar: sihirbazlıklar, sahte kokular, çocuksu müzik." (Bence bu "Saison en Enfer"deki en olağanüstü en küskün cümledir). Bütün yeteneklere sahip olduğuyla övünürken, bu sahte düzlemde! veya 'bu sahte kültür maskesiyle' demek istiyordu. Bu ülkede elbette bir ustaydı o. Ama yine de bu yanılgının ülkesidir, maddenin aldatıcı dünyasıdır. Burada her şeyin değeri aynıdır ve bu yüzden hiçbir değerleri yoktur. Islık çalmamı mı istiyorsunuz? Göbek atmamı mı istiyorsunuz? Memnuniyetle! Ne arzu ederseniz. Siz söyleyin yeter! " (*)

(*) Henry Miller'ın Rimbaud ya da Büyük İsyan kitabından, 99. sayfa.