“Manifestolar, bugün için kendi meşruiyetinden, yani şairliğinden endişe duyanların birinci sığınağıdır” buyurmuş mümtaz şiir eleştirmenimiz Osman Özbahçe, iki aylık tuluat, pardon şiir ve temaşa dergisi Karagöz’de.
Bu hükmü müdellel kılmak için de şu örneği vermiş: “Örneğin, son zamanlarda adın en çok duyduğumuz manifestolardan birisi, Ahmet Güntan’ın ileri sürdüğü “Parçalı Ham” adlı manifestodur. Kitap-lık dergisinde (2005 yılı, sayı 86, 87, 89) yayımlanan metni baştan aşağı klişeyle dolu. Bırakın yeniyi, taze bir cümlesine bile rastlamadım. Üstelik “parçalı ham” başlığı da, metnin yazım mantığı da bütünüyle Murat Güzel’in Kökler’in değişik sayılarında yayımlanan “Kopukluklar” başlıklı şiirinden alınma. Üstelik “kopukluklar” ifadesi, çağımızın özelliklerinden birini yansıtırken “parçalı ham” ifadesi sadece yamalı bohça anlamına gelmektedir. Yamalı bohça yamalı bohçadır. Hiçbir postmodern yaklaşım bu özelliğini saklayamaz. Ve elbette ve doğal olarak “parçalı ham” başlıklı metinlerin hiçbir yerinde ne Murat Güzel’den, ne de “Kopukluklar”dan bahis yok. Çünkü malın sahibi Murat Güzel. Oysa Ahmet Güntan’ın derdi mal benim diyebilmek. Gerçi ben son zamanlardaki manifesto bağlamlı bütün girişimlerin arkasında bu türden doğrudan etkilenmeler olduğunu düşünüyorum. Bazıları Ahmet Güntan örneğindeki gibi doğrudan, bazıları dolaylı.” (altını ben çizdim, M. G.)
Açık söyleyeyim: Karagöz’deki bu yazıdan beni haberdar kılan Ahmet Güntan beydi. O zamana dek okumamıştım bu satırları.
Önceki gün deli koyun gibi gezerek Karagöz’ü kitapçılarda aradım. İnternet sitesinde bütün NT mağazalarında demelerine karşın, Konya NT’de dergi yoktu. Ne de dergiyi yayınlayan Ebabil yayınlarının Konya partneri Atlas Kitabevi’nde bulabildim dergiyi.
Karagöz’ü Mustafa Çalışkan’ın Kitap Dünyası’nda nihayet bulabildim. Bu satırları okudum ve şimdi bu yazıyı salim kafayla yazıyorum. 4 bölümlük Kopukluklar’ı Konya’da 2003–2005 yılları arasında yazdım. Osman’ın söylediği gibi tamamı Kökler Dergisi’nde yayınlandı. Ancak bu şiirimin Ahmet Güntan’a ait “Parçalı Ham” manifestosunu ne doğrudan ne de dolaylı olarak etkilediğini düşünmüyorum.
Osman’ın aktardığım yazımındaki son iki cümlesinde dile gelen semptomatik kafa karışıklığı verdiği hükmün ve gösterdiği örneğin de tekrar ele alınmasın gerektiriyor. Sahi Osman, bir eleştirmenin öncelikle salim bir kafayla meselenin aslını öğrenmesi gerekmez mi? Soralım, bütün manifesto bağlamlı girişimlerin ardında doğrudan bir takım etkilenmeler varsa şu ikinci cümleye ne gerek var? Hayır, asıl maksadın o ikinci cümleyse, niye genelleme ihtiyacını hissettin?
Bu semptomatik kuşkuyu kafamızın bir kenarında tutarak tekrar meseleyi çözümleyelim. Ahmet Güntan, Kitap-lık dergisinde önce Parçalı Ham adını verdiği ve kendi şiir anlayışını, yeni şiir anlayışını özetleyen üç yazı yazar ve bunun ardından da Parçalı Ham şiirleri gelir. Ahmet Güntan’ın yazdığı Parçalı Ham şiirlerle Kopukluklar serisini oluşturan 4 şiir arasında herhangi bir tözel irtibat yok. Bu noktada Osman Özbahçe, Ahmet Güntan’a bühtan etmiştir. Bunu malının çalındığı ifade edilen ve adına Osman Özbahçe’nin şekvacı olduğu Murat Güzel olarak ben söylüyorum. Bunu da sadece hakşinaslığım adına söylüyorum. Ahmet Güntan’la sadece bir kez 1999’da İstanbul’da yüz yüze görüştüm. Yani Güntan’la aramda herhangi bir maddi veya manevi ortaklık, çıkar ilişkisi mevcut değildir. Ahmet Güntan’ın Kitap-lık dergisinde yine Kökler’de yayınlanan bir yazıma verdiği atıf da Güntan’ın böyle konularda mal sahibine ihtiram etmekten çekinmediğini gösterir.
Peki, Osman niye böyle bir yazı yazmıştır? Yazdığı yazının başlığıyla mükemmel bir şekilde uyum gösteren (Osman’ın yazısının başlığı ‘Karşılıksız Çek’tir) karşılıksız bir hükmü ve örneği niye vermiştir?
Bu noktada biz de bir örnek verelim. Hatırlarsanız, Karatay’daki Adalet Parkı’nda Karatay Belediyesi ile TYB Konya Şubesi birlikte bir şiir akşamı düzenlemişti. O akşama katılan şairlerden biri de Osman Özbahçe’ydi. Özbahçe, akşam dolayısıyla basılan kitapçıkta da yer alan şiirinin bazı bölümlerini atlayarak okudu şiirini.
Park alışkanlığı olan insanlara yönelik eleştiriler içeren bu şiirin eleştirel duyarlılığını yükselttiği mısralarını niye atlayıp orada, o parkta şiir dinleyen insanlara okumaktan çekinmişti Özbahçe? Okumaktan çekineceği şeyleri niye yazmaktan çekinmiyordu Özbahçe? Hayır, Necip Fazıl gibi hata olduğunu düşündüğü mısraları hayatından silmişse, o kitapçıkta o mısraların gezmesinin sebebi neydi?
Bu sorulara verebileceğimiz cevap, kesinlikle Osman Özbahçe’nin Güntan’a yönelik bühtanını da açıklayacaktır ya da onunla tetabuk edecektir. Ezcümle, kim olursa olsun, inancı ne olursa olsun, kimse kimseye haksızlık etmemelidir.
Haksızlık her kimden gelirse gelsin karşı çıkılmayı hak eder. Kişinin kendi ürününe gösterdiği ihtiram ve sadakat, kendi sözünün güvenilirliğine yaptığı katkı, başkaları hakkındaki hükmüne de ya geçerlilik kazandıracaktır ya da onun hakkında şüphe uyandıracaktır.
Kalın sağlıcakla…
Murat Güzel, Memleket gazetesi, 26 Ekim 2008 Pazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder