1) “Büyük Ortadoğu Karmaşığı” şiir değil, düzyazıdır. Ahmet Güntan da metni “Parçalı Ham 36” olarak niteliyor zaten. Metin neden şiir değil? Çünkü, düzyazıyı düzyazı kılan bütün öğeler kullanılmış: Tanımlar, betimlemeler, diyalog tümceleri vb.
2) Ahmet Güntan’ın bu metni bilinen “Parçalı Ham Manifesto”sunun uzantısında yer alıyor. Manifesto ise düzyazıydı.
3) Bu düzyazı metnin anamotifi b.k üzerine; dolayısıyla onun gönderdiği ya da ima ettiği şey Ortadoğu’nun aynı durumda olduğu yönünde. Ama metnin başlığından başka Ortadoğu’nun karmaşasına gönderen hiçbir im, sözcük, söz öbeği, tümce yok. Anamotife ilişkin bütün bilgiler parçalı biçimde metne yerleştirilmiş .
4) Metnin gönderdiği eleştiri, Dostoyevski’nin roman kahramanları, roman kahramanlarının düşüncelerinden alıntılar, halkını tanımayan entelektüele yönelik. Bu göndermeler, alıntılar (Osman Şahin’in Kırmızı Yel’inden alıntı dahil), halkın trajik durumunu göstermektedir. Gerçekliğin birebirliği metnin dolaysız kurulmasını gerektirmiş. Aslında, düzyazının düz anlatımı budur.
5) Yukarıdaki saptamalar göz önüne alındığında metne, Osman Çakmakçı’nın belirttiği gibi “realist bir şiir” demek mümkün değildir. Çünkü, şiiri şiir yapan bütün öğeler dışlanmış metinde. Salt anlam örgütlenmesi üzerine kurulan metin şiirsel söylemle değil. Düzyazısal söylemle ve düzyazının mantığıyla kurulmuş. Şiir tümceleriyle değil, düzyazı tümceleriyle kurulmuş. Dolayısıyla şiir gerçekliği de oluşmamıştır.
6) Güzellik anlayışının göreceli olduğunu söylemek bile fazla. Çağdan çağa, sınıftan sınıfa değişir güzellik anlayışı. Ahmet Güntan’ın “Büyük Ortadoğu Karmaşığı” metni varolan estetik kuralları altüst ettiği söylenebilir mi? Sanmıyorum. Çünkü, öznenin Umumi Hela, Tuvalet Kağıdı olma isteği yerleşik estetik kurallara aykırı gelebilir. Ama insanî olmayan bir şey, bir istek bile olsa bana yabancıdır. Çoğu insana da yabancıdır.
7) Bu metinde kullanılan sözcükler anamotifi destekleyen, besleyen sözcüklerden seçilmiş ve başka sözcüklerle birleştirilmiştir. Dikkat edilirse ‘metin’ diyorum, ‘şiir’ olarak nitelemiyorum. Metin şiir olsaydı da düşüncem değişmezdi: Şiirde şu sözcükler kullanılmalı, şunlar ise kullanılmamalı yasakçılığına karşıyım. Şair etik konusunda öncü olmalı. Yoksa dilin bütün sözcükleri, şiir dilinin de sözcükleridir. Şair, seçtiği ve birleştirdiği sözcükleri elbette şiirin ‘matris’ini gözeterek, şiirsel yüklerine, sessel değerlerine bakarak kullanır.
8) Şiir nedir? Şiirsellik nedir? Osman Çakmakçı’ya göre sorun, şiirsellik anlayışının değişmesinden kaynaklanıyor. Bu yeni bir şey değil ve çoktan aşıldı. Düzyazısal şiirin ortaya çıkmasından bu yana şiir konusunda uzlaşılmış tüm anlayışlar altüst oldu. Deneysel şiir alanında yapılan bütün yeniliklerin modern şiire eklemlenmesinden bu yana, şiire farklı perspektiflerden bakabiliyoruz artık. Bunları yeniden tartışmak havanda su dövmek olur. Şiirin kazanımlarını tartışmıyoruz. Kazanımları imkân olarak görüyor, bu imkânı kullanan şiirleri okuyoruz. Bazı kazanımları ise ayraç içine alıyoruz.
9) Modern şiir, insana ait olan değerlerin ve varoluşun dile getirilmesi yönünde estetiksel bir alan açtı, açıyor. Bütün büyük şiirlerde dışa ve içe dönük mekân algısı vardır. Bütün büyük şiirlerde insanı sonsuzluğa, sınırsız özgürlüğe gönderen imler görülmektedir. “Hayatımızda var olan b.k olgusu şiirde de olacaktır”, demek birkaç yanlışa yol açıyor. Birincisi etik değil. İkincisi modern şiirde nesneler, nesne olarak birebir varolmazlar, şiirin anlam ve ses olarak kurulmasında kurucu öğe olarak varolurlar Ahmet Güntan’ın metni şiir olmadığı için, şiire ilişkin bu özellikler de söz konusu edilemez.
Osman Çakmakçı, iyi şiir için genel geçer şeyler söylüyor. Elbette, iyi şiir ‘varolan şiiri zorlar’, şiirin alanını genişletir. Peki, “Büyük Ortadoğu Karmaşığı” böyle bir şiir mi? Düzyazısal bir şiir mi? Yazınsal ölçütler düzyazısal şiir olmadığını, düzyazısal metin olduğunu gösteriyor.
Osman Çakmakçı’ya göre, egemen güzellik anlayışına karşı olan şey güzeldir. Böyle bir şey olabilir mi? Metin şiir değilse, şiirsel söylemi ve yapısı yoksa, o başka bir şeydir. Ben düzyazıdır diyorum. Düzyazı, tam da Çakmakçı’nın söylediği gibi aklı, ‘aklın duygusu’nu kullanır.
10) Bu düzyazısal metnin yayımlanmamasını gerektiren hiçbir şey yokken, yayımlanmasına karşı çıkan zihniyet yasakçı zihniyettir. Yasakçı zihniyetin nerelere dek uzandığını tarihten biliyoruz. O yüzden, yazarın özgürlüğünü sınırlayan her türlü zihniyete karşı olmalıyız.
11) Her fırsatta 1980 şiirini eleştiren Osman Çakmakçı, 1980’lerin şiirini ‘plastik şiir’ olarak niteliyor. ‘Duygusal’, ‘romantik’, ‘melodramatik’, ‘uzlaşılmış güzellik anlayışı’ olan bir şiir olarak.. Bu saptamalar ve genellemeler doğru değil. Osman Çakmakçı nesnel davranamıyor. Savlarını örneklerle desteklemesi gerekiyor.
12) 7 Mayıs 2009 günlü Radikal’deki konuya ilişkin yazısında Necmiye Alpay, Ahmet Güntan’ın metnini şiir olarak görüyor. “Büyük Ortadoğu Karmaşığı” metnini neden şiir olarak gördüğünü anlamak güç. Ölçütleri nedir?
Necmiye Alpay, metnin isminden yola çıkarak ‘aşırı yorumlara’ girişiyor. Zorlama yorumlar onu, ‘incelikli bir şiir’ yargısına götürüyor. Oysa, modern şiirin kimi ölçütleri belli. Hatta, modern düzyazısal şiirin ne olup ne olmadığı biliniyor. Bu ölçütleri tekrar etmenin bir anlamı yok. Alaysius Bertrand, Lautreamont, Rimbaud okumaları yeterlidir. ‘Şiir - düzyazısal şiir’ ile ‘düzyazı’ ayrımının ölçütlerini, isteyen, modern şiir örneklerinden de çıkarabilir. Ayrıca, şiirsel söylemin yapı çözümlemeleri üzerine çalışmaları anımsatmakla yetineyim. Şiir dili konusundaki çalışmaları ise Necmiye Alpay’a anımsatmak doğru olmaz. Belirtmen gerekir: Metnin isminden yola çıkarak (“Büyük Ortadoğu Projesi”ni çağrışımı) şifre çözücü bir tavır sergiliyor Alpay. Ama çözdüğü ve yorumladığı metin düzyazı. Bu fark altı çizilmesi gereken bir farktır.
13) Necmiye Alpay’ın metni şiir olarak nitelemesi hariç, metne yönelik, şairin değil metnin sorgulanması gerektiğini öneren yöntemine katılıyorum. Metnin niteliğini ıskalayan tutumu ‘aşırı yorumlara’ yol açıyor. Metin, şiir değil çünkü. Çok sevdiği, benimsediği deneysel, görsel, somut şiir çalışmaları nesnelliğini kör bir noktaya sürüklemiş olabilir mi?
14) Dikkat edilsin; ben burada Ahmet Güntan’ın şairliğini tartışmıyorum. “Büyük Ortadoğu Karmaşığı” metninin şiir değil, düzyazı olduğunu söylüyorum. Hepsi bu. Tartışılacak çok şey de düzyazı üzerinden tartışılmalıdır.
Ahmet Ada, Çevirmenin Notu mail grubundan, 17 Haziran 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder