Turgut Uyar, Çoğunluğun Ozanı adlı yazısında, çoğunluğun şairi olmanın şaire ne getireceğini durdum, aradım dedikten sonra ben hiçbir şey bulamadım diyor. [ ... ] İyi bir ozan, güçlü bir ozan olmak çabasında iseniz, topluluğun, çoğunluğun korkulu beğenmesinden kaçınız. Hep kendinize göre olunuz. Bu sözler 1956'da söylenmiş*.
SORU : Peki sen Şatov'un halkı olmayanın Tanrısı da olmaz sözünü kendine şiar edindiğine göre kendini çoğunluğun şairi olmaya aday kılmış olmuyor musun?
CEVAP : Hayır. Halkın yoksa bu seni sonu seçkincilik olan bir yola iter. Çoğunluk düşüncesi olmadıkça bir ahlak koyamazsın. Koyduğun ahlak Ayn Rand'ın ahlakı olur, sonu aşağı yukarı belli. Halk seni eşitliğin yanında tutar. Şiirini halk seni sevsin diye yazmazsın, hatta Uyar'ın dediği gibi seveniniz çoğaldıkça tetik olun yitiyorsunuz demektir. Bu, doğru. Ama çoğunluğa yazmıyorum diye çıktığın yolun sonunda gittiğin yer de seni şiirin dışına atar. Şiirin temeli deneyimdir. O deneyim de etrafındaki somutluk çemberinde oluşur. Somutluk çemberinin dışındaki senin haklı düşmanlığındır. Onur Kuzgun bana mektubunda demiş ki: Gelecek genç şairin pusulayı şaşırmaması gerek. Şair ulusunu diğer ulustan ayıran yerde çalışıyor. Şair olmasa o ulus yücelişini, haklı düşmanlığını nereden bulacak? Homeros bunun kanıtı en başta. İdeoloji ile hesaplaşmasını tamamlamış bir genç, şiir olmasa nereye gider artık?
Halk, deneyime, hayatın köküne açık olmak demektir. Tatile çıktığı anda bile halk düşüncesi şairi zırvadan korur.
SORU: Zırvadan korkmak mı lazım?
CEVAP: Zırva, Beckett'te olduğu gibi, çağı için bir ölçüt koyuyorsa eğer, ondan korkmam. Beckett'in halkı vardı. Koyduğu ölçüt somut olduğu için çoğunluğun yazarı olmamasına rağmen, çağına çok şey öğretti.
* Korkulu Ustalık, 34-36. sayfalar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder