23 Temmuz 2009 Perşembe

paranoia, mon amour.

iş çığırından çıktı (diye düşünüyorum, ben, izninizle). sendin-bendim kavgasına hiç girmek istemiyorum, hiç de girmedim hayatım boyunca. bundan sonra kalan hayatım boyunca da girmem. peki serkan ışın'la 15 gün önce girdiğin dalaş neydi derseniz, o dalaş sendin-bendim dalaşı değildi, o mahalle kavgasını niye yaptım, ağustos ayında fayrap'ta yazdım (izninizle).

bu sayfayı görünce insan utanıyor. herhalde utanmayanınız yoktur aranızda. adı bu sayfada geçip de cevap vermeyenleri açıkcası birer kahraman olarak görüyorum, büyük güç ister (diye düşünüyorum izninizle).

ben bir iki noktayı kendimce açıklayıp çekileceğim. sonra da bu tip kavgalara arkamı dönüp bakmayacağım. fikir ayrılıklarını tartışmaya evet, ama sendin-bendim'e
hayır.

[ "tüm yenilikçi günümüz genç şairlerini bir ortamda toplamaya çalıştı güntan" demiş murat üstübal. herhalde herkes aynı şiiri yazsın diye toparlamadık. 2009'daki ayrışma o gün daha yoktu, gizli düşmanlıklar(ınız) vardı, koklaşalım diye değil, anlaşalım diye - birbirimizi anlayalım diye topla(n)maya çalıştık, herkes de toplandı geldi, başarısızlık toplanma eyleminin zorluğundan değil, toplantının sonunda kavga dolu olmasından oldu, zaten 8 ay toplanmak neyimize yetmedi? bu sözleri söyleyen murat üstübal, istatistiki olarak mahfil'de en cok yayım gören yazar. mahfil'in en büyük düşmanı bülent keçeli ise (yine istatistiki olarak) mahfil'de en çok yayım gören şair. "heves'in pozisyon değişikliği" meselesine gelince, ben bu lafı ettiğim o günlerde, heves'in adı "deneysel şiir"in daima yanı başında anılıyordu, murat üstübal ise "deneyin devamlılığı"ndan söz ediyordu, ben de (izin verirseniz kendimce) deneyin devamlılığından uzun vadede bir şair çıkmayacağını düşündüğüm için bu lafı ettim. deney devamlıdır, ama devamlı "deneysel şiir" deryasında kalınırsa ortaya ne çıkar ben bilmiyorum, bunu söyledim (yine müsaadenizle). heves'teki arkadaşlarım bana kızmadı murat üstübal'ın kızdığı kadar. karşımda bir "biçimci pakt"
görme isteğine gelince... bunu istemem açıkçası. çünkü biçim yeteneksizlerin sığınağıdır, tıpkı içerik gibi. murat üstübal bir yazısında biçimin karşısına (klasik ayırımdaki içeriği değil) flux'u koymuştu, bunu eğer içerik varsa bu biçim sayesinde vardır olarak anlıyorum ve katılıyorum. hala da bu sayfada yazan kimseyi biçimci bir pakt içinde görmek istemem, ama bazen bu pakt biz farkında olmadan da oluşur (diye düşünüyorum yine izninizle). bu sayfada yazılanlara bir bakarsanız, (nefret ve paranoyadan) bir pakt oluşmuş olmasın acaba (diye soruyorum yine izninizle).]

(cidden) hoşcakalın.

ahmet güntan.

poetikhars, 23 temmuz 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder